Küresel rekabet kuruluşları, müşterilerine daha iyi hizmet sunabilmek için onları daha yakından tanımak, istek ve beklentilerini anlamak üzere satın alma tercihlerine yön veren davranışlarını ayrıntılı bir biçimde izlemeye yönlendirmiştir. Bu çerçevede ürün ve hizmetlerin tasarımı, üretimi, müşterilere sunulması ve satış sonrası hizmetlerin verilmesi sürekli bir gelişim göstermiştir. Mevcut ve hedef müşteri kitlelerinin gelecekteki beklentilerini daha hızlı ve önce fark edebilenler rekabet güçlerini arttırmış; müşterilerine gelecek beklentilerini karşılayabilecek değeri sunabilmeyi sürdürebilenler lider konumlarını koruyabilmişlerdir. Müşteri gelecek beklentilerinin sağlıklı tahmin edilmesi, müşterilerin daha iyi, daha yakından tanınması ile mümkündür. Pazarlama kavramı ve uygulamalarının ortaya çıkışı ile bu konu üzerinde daha fazla çalışılan bir alan olmuştur. Özellikle bilgi teknolojilerinin gelişimi ile tüketici davranışlarının izlenerek, satın alma kararlarını oluşturan kişisel davranış biçimlerinin değerlendirilebilmesi mümkün olmuştur. Böylece ürün ve hizmetlerin, internet ortamında, müşterilerin belirlenmiş profillerine göre özel olarak sunumu ve satışı küresel ölçekte yaygınlaşmıştır. Bunun faydası hem ürün ve hizmeti sunanlar hem de onu almayı planlayan tüketiciler için verimlilik artışı ve etkililik getirmesidir. Ancak diğer taraftan bu uygulamalar tüketicilerin bireysel mahremiyetlerinin ihlali riskini de gündeme getirmiştir. Bu riskin minimize edilebilmesi başta ABD ve AB olmak üzere çeşitli yasalar, yönetmelikler ve özdenetim amaçlı sözleşme benzeri araçların gündeme getirilmesi, uygulanması ve bu uygulamalardan dersler çıkartılarak sürecin iyileştirmesi ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu konudaki önleyici yasal ve özdenetim alt yapısı ülkemizde ABD ve AB’ye göre oldukça iyileştirmeye açık bir alandır.