Kişisel Verilerin Korunmasında Haftanın Özeti
Facebook reklamlarının, kullanıcıların çeşitli duygusal hallerde bulundukları zamanları hedeflediği iddia edildi
Ars Technica tarafından yapılan habere göre, the Australian tarafından ele geçirilen 23 sayfalık bir belgelerde Facebook'un, reklam verenlere "gençlerin, özgüven desteğine ihtiyaç duydukları zamanları" hedefleyebilmeyi vaadettiğinden bahsediliyor. Hedeflenebilen duygusal durumlar içerisinde "değersizlik", "güvensizlik", "aptallık", "başarısızlık", "stresli olma", "bunalmış olma" sayılıyor.
Buna karşın Facebook tarafından yapılan açıklamada "haberin yanıltıcı olduğu" ve "Facebook'un, kullanıcıların duygusal durumlarını hedefleyen araçlar sunmadığı" belirtildi.
Facebook, "Bilgi Operasyonları" raporunda yalan haberlerle mücadeleye yer verdi
Raporda, hesapların çalınması, zararlı yazılımlar, istenmeyen mesajlar ve dolandırıcılık gibi geleneksel vakıalara yönelik şekillenen Facebook'un güvenlik anlayışının, söylemlerin manipüle edilmesi ve insanların kandırılması (yalan haberler) gibi alanları da içerecek şekilde genişletilmekte olduğundan bahsediliyor.
İrlanda veri koruma komiseri: GDPR'ın yürürlüğe girmesiyle şirketler üst sınırdan para cezalarına hazırlıklı olmalı
İrlanda veri koruma komiseri Helen Dixon, Independent.ie ile gerçekleştirdiği röportajda, Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) yürürlüğe girdikten sonra kimseye tolerans göstermeyeceklerini ve şirketlerin GDPR ile uyumsuzluk halinde üst sınırdan para cezalarına hazırlıklı olmaları gerektiğini belirtti.
GDPR'ın uygulamaya geçirilmesi anlamına gelecek yeni Veri Koruma Kanunu, Alman Federal Meclisi'nde kabul edildi
Alman veri koruma mevzuatını GDPR ile hizalayacak ve Federal Veri Koruma Kanunu'nun yerini alacak olan yeni Veri Koruma Kanunu (DE), yoğun eleştirilere karşın Alman Federal Meclisi'nde kabul edildi.
Bilindiği üzere Avrupa Birliği hukukunda yönergelerin (directive) aksine tüzükler (regulation), iç hukuka geçirilmeye ihtiyaç duyulmaksızın doğrudan uygulama alanı buluyor. Nitekim 95/46 sayılı yönergenin ardından gerçekleştirilen reformda hukuk enstrümanı olarak tüzüğün tercih edilmesinin sebebi de Avrupa genelindeki farklı uygulamalara son vermek ve birlik sınırları içerisindeki veri koruma hukukunda bir yeknesaklık oluşturmaktı. Federal bir yasa ile Almanya'nın iç hukukta veri korumayı tekrar düzenlenmesi bu yönden ciddi eleştirilerle karşılaşıyor.